Hadis-i Şerifte Şöyle Buyrulmuştur: “Namaz bir terazidir; tamamlayan tam alır"
|
İmâm-ı Birgivî (Rahimehullâh) ta'dîl-i erkân konusunda yazmış olduğu "Mu'addiliVs-salat" isimli eşsiz eserini şu ifadelerle sonlandırmıştır:
Şu bilinsin ki insanların ekseriyeti kavme ve celsede sakin durmak bir yana, onları terk eder oldular. Sanki o onlara göre dinin kaldırılmış bir hükmü gibi oldu.
Oysa bunun terkedilmesi o -kadar büyük felâketleri muciptir ki bunları ancak kıyamet günü başına gelecekleri düşünmeyecek derecede rastgele yaşayan sıradan cahil bir insan veya gerçekleri bildiği halde makam mevki ve dünya menfaati peşine düşen şuursuz bir Müslüman gözardı edebilir. Şu an için biz burada otuz kadar âfet sayabiliriz.
1- Ta'dîl-i erkânı terketmek fakirlik getirir. Bilakis yerine getirilmesi de rızık celbeden en kuvvetli sebeplerdendir. Nitekim İbrâhîm-İ Neha'î (Rahimehullâh) şöyle buyurmuştur:
"Rükû' ve secdeyi hızlı yapan bir kişi gördüğün zaman, onun çoluk çocuğuna acı."
Yani onun aile efradı geçim darlığı içinde, açı¬nılacak bir haldedirler veya o hâle düşecektirler.
(İsmâ'îl Hakkì, Rûhu'l-beyân: 1/33)
Namaz kıldığı halde rukû'u ve secdeyi hızlı yapanın durumu bu olursa, ya hiç kılmayanın rızkının bereketi olur mu?!
Fakirlik deyip geçilmemelidir. Çünkü bu, dünya zararından öte âhireti de kaybettirir. Nitekim ihtiyaç sahiplerinin ilim ve amel için vakit ayıra-mayacakları herkesçe malumdur.
Bu konu "Ta'lîmiVl-müte'allim" ve "Şir'a-tü'l-îslâm" şerhinde de belirtilmiştir.
2- Kendisini gören âhiret âlimleri nezdinde sevimsizlik ve değersizlik sebebi olur ki bu ne¬denle onlar kendisine daime şüpheli gözle bakarlar ve ne konuştuklarına, ne de yaptıklarına itimat etmezler.
3- Şahitliği makbul olmadığı için insanların haklarını zayi etmiş olur.
Çünkü kavme ve celsede sakin vaziyette durmayı ihmal eden kişi bir günâh üzere ısrarcı olduğundan İslâm'a göre şahitliği kabul edilecek adaletli biri sayılmaz,
4- İnsanları günâha sokmuş olur. Çünkü onu gören herkesin imkan nisbetinde kendisini nehyet mesi gerekir. Dolayısıyla o kendisine bir şey söylemeyen tüm insanların günahkâr olmasına sebep olacağından ilci ma'siyet birden işlemiş olur.
5- Hergün ve gece beş kere veya bir çok hükmü ihlâl etmişse daha fazla günâhlarını insan¬lara açıklamış olur ki, bu da ilave bir günâh olacağından af olma ihtimalini daha uzak hale getirir.
Gizli yapılan günâhlar ise aff-ı mağfirete daha yakındır.
Nitekim İbnİ Ömer (Radıyallâhu Anhumâ) dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllâh (Sallal-lahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Allâh-u Te'âlâ (mahşerde) mümini (Kendisine manen) yaklaştırır da, onun üzerine (manevî) örtüsünü bırakır ve örter.
Sonra: 'Şu günahım hatırlıyor musun? Bu günahını hatırlıyor musun?' der.
O: 'Ey Rabbim! Evet!' der. Nihayet ona günahlarım söylettirir ve o kişi gerçekten helak olduğunu kendi kendine düşünür.
İşte o zaman Allâh-u Te'âlâ: '(Sen alenen günâh işlemediğinden) Ben onu dünyada senin için örtmüştüm. Bu gün de onu senin için Ben bağışlıyorum' buyurur. Sonra o kişiye sevap¬larının sayfası verilir." (Buhârî, Mezâlim:3, no:2309, 2/862, no:4408, 5722, 7076, Müslim, no:2768)
Devamı Gelecek İnşaALLAH
Görüşlerinizi ve Düşüncelerinizi Bize Bildirebilirsiniz:
itibarhaber.arastirma@gmail.com
Bu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır
İtibarHaber Araştırma Merkezi
|