Kalıcı haber - Silsile
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Sağlık
  Kerma önemli yazılar
  Politika
  Medya Makale
  Bilim
  Kitap sayfaları oku
  Karma Seçmece Haberler
  Gmail toplu Mail Atma
  Araştırma
  Kişi anılarına
  Resulü Ekremin anısına resimli kart
  Kuran Kursu
  Resimler
  Geçmiş tarih
  Şerefli Hadisler
  Biyografi (itibar edilecek adamları yazıyoruz)
  İslam ve tasavvuf
  => Silsile
  => Rabıtanın Rolü
  => Zikir imanı korur
  => Tadili Erkanı terkedenin başına gelecekleri
  => Tasavvuf ve önemi
  => Şehvetin beyanı
  => Rabıtayı inkar edenlere cevap
  => Soru cevap
  => Evliyaullah bir vasıtadır
  => Mahmut Efendi Hz.lerinin vekiller toplantısında etmiş oldukları nasihatlar
  Sohbetler
  İslami Programlar
  İslam
  Dört eş, sınırsız zinayı önlermiş
  İlginç haberler
  Foto Galeri
  Yazarlar ve yazılar
  Faydalı linkler ve destek linkler
  Kültür
  İmam Ebu Hanife (r.a.) yıldönümü
  Bid'atçılar islama zararlı olanlar
  Skype ile ücretsiz konuşun

Silsile-i Şerif

“Herşey için bir anahtar vardır. Cennetin anahtarı ise fukarave mesâkîni sevmektir.” Hadis Deylemi müsnet

Silsile:Tarikat Şeyhlerinin Hz. Peygamber (s.a.)'e kadar uzanan üstadlar zincirine verilen addır. Silsile, manevi bir neseb sayılır.Bizim aramızdaki manevi neseb, kan bağı demek olan maddi nesebden daha yakın ve daha kuvvetlidir.Çünkü ruh, insanın hakikatini teşkil eder. İnsan ruhuyla insandır, insanın manevi babası, ruhuna hitab ettiği için,rehberliği de daimidir. Bu yüzden, manevi babaya intisab ilekendisine tabi olmak, her şeyden önce gelir.

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (SAV)

Hilkatte ve fıtratta en güzel, ahlakta en mükemmel, varlığın sebebi, alemlerin rahmet peygamberi, insanlığın yegane önderi, vahyin mihveri, Kur'an tebliğcisi, ahiret müjdecisi Hz. Muhammed Mustafa (s.a), bütün silsilelerin çıkış noktası, en büyük ve ilk halkası. Bu yüzden tefsirin de, hadisin de, fıkhın da, ilm-i kelamın da, tasavvufun da başı O.

Hz. Ebû Bekir Sıddîk (r.a.)

"Güneş, peygamberler hariç,
Ebû Bekir'den daha faziletli bir insan
üzerine doğup batmamıştır."

Allah Rasülü (s.a.) buyurur:

Selman Fârisî (r.a.)

Hilye-i Selmân-ı Pâk

Selman uzunca boylu, buğday tenli, gökçek yüzlü ve sık sakallıydı. Bünyesi sağlam ve güçlüydü. Dostluğu külfetsizdi. Samimi ve geçim ehli bir zattı.

Kasım Bin Muhammed (r.a.)

 

Bayezid Bistâmî (r.a)

ŞEMÂİLİ

Bayezîd-i Bistamî, sûreti itibarıyla Hz. Ebû Bekir (r.a)'a benzerdi. Uzunca boylu, zayıf bedenli, beyaz tenliydi. Seyrek ve ak sakallı, çukurca gözlü idi. "Sultânu'l-ârifin" diye anılırdı. Selman-ı Fârisî'nin memleketi olan İran 'dan yetişen yiğitlerdendir.

HAYATI

Ca'fer-i Sâdık (r.a.)

Şemâili

Ebu Abdullah lakabı ile anılan Ca'fer, Sâdık lakabının sahibidir. Hayatında hiç yalan konuşmadığı için bu lakabı almıştır. Ca'fer güleç yüzlü, tatlı sözlü bir zattı. Başı büyükçe, cismi nurluydu. Teninin rengi beyaz kırmızı karışımı pembesiydi. Büyükdedesi Hz. Ali (r.a)'ye çok benzerdi.

Ebû Ali Farmedî (k.s.)

Ebû Ali Farmedî (k.s.)

Altın silsilenin sekizinci halkasını oluşturan Ebû Ali Farmedi, tasavvuf tarihimizin yıldız şahsiyetlerinden Ebû'l-Kasım Kuşeyri'nin talebesi, İmam Gazzali'nin şeyhi ve üstadı.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol