Türkiye’de bütün dinî faaliyet ve hizmetler, ibadetler, namazlar, hac, dinî vakıflar, velhasıl dinî olan her şey devlete bağlıdır, devletin kontrolündedir; bütün camiler, bütün din okulları, bütün İslâm ilahiyatı fakülteleri devletindir; bütün din hizmetlileri devlet memurudur ve bütçeden maaş alırlar ama bu rejim ve sistem laiktir.
* İsrail’in elinde bütün Ortadoğu’yu ve Avrupa’yı yok edecek miktarda nükleer silah vardır. Bunlar dünya barışı için bir tehlike ve tehdit arzetmez, lakin İran’ın ileride yapması muhtemel olan atom bombası dehşetli bir tehlike ve tehdit oluşturur.
*Türk dilini Kiril, Grek, Ermeni, Sanskrit, İbranî, Süryanî, Habeş, Kıbtî ve hatıra gelen bütün yazı/alfabe sistemleri ile yazarak yayın yapmak serbesttir ama bin yıl boyunca kullanılmış olan millî Arap/İslâm alfabesi ile kitap, gazete, dergi basmak yasaktır,
* Atatürk’ün kapattırdığı Mason localarının (tekkelerinin), onun ölümünden sonra tekrar açılması ve yasallaştırılması çok normaldir ama İslâm tekke, dergah ve zaviyelerinin açılmasını istemek büyük suçtur, gericiliktir, çağdışılıktır.
* Devletin, üzerinde TCli resmî antet bulunan vesikalarla birtakım Türk kadınlarına fahişelik belgesi vermesi, bu işte gelir vergisi ve KDV alması kadın haklarına gölge düşürmez ama Müslüman hanımlar ve genç kızlar başlarını örterlerse bu gericilik olur, bir tür kölelik olur ve şiddetle kınanır.
*Devlet donsuz gezenlere karışamaz ama başını örten kadınlara karışmalıdır.
*Bütün vatandaşlar Anayasaya göre eşittir ama küçük egemen bir azınlık “Daha Eşittir”.
* Açılan her okul bir hapishanenin kapanmasına yol açar edebiyatı yapılır ama okul sayısı arttıkça hapishane ve mahbus sayısının arttığı gerçeği göz ardı edilir.
*Latin/Frenk alfabesinin Türkiye’yi çok ilerlettiği iddia edilir ama çetrefil millî yazısını terk etmeyen Japonya’nın Türkiye’den yüz kat daha fazla ilerlemiş olması gerçeği görülmezlikten gelinir.
* Şapkanın bir toplumu çok uygarlaştıracağını söylerler ama kendileri şapka giymezler, başı açık gezerler.
* Taaddüd-i zevcatı çok kötülerler ama arzu ettikleri zaman metres tutmakta tereddüt etmezler.
* Dinî nikaha karşıdırlar ama kendileri nikahsız yaşamakta, nikahsız çocuk peydahlamakta tereddüt etmezler ve bunda bir beis görmezler.
*Dindarları hurafecilikle suçlarlar ama kendileri yıldız falına din gibi inanırlar,
* Sivas hadisesinde Madımak otelinde dumandan boğularak ölenler için canhıraş feryatlar kopartır, ağıtlar yakarlar ama Başbağlar köyünde camiden çıkarken şehid edilen 33 masum vatandaşla ilgili yayın yapmazlar.
* Deniz Gezmiş onlara göre ağzı süt kokan masum bir fidancıktır ama kızıl emperyalizme karşı direnen milliyetçi ve dindar gençler teröristtir, canidir, hayduttur.
*Küba’nın Marksist/Yahudi lideri Castro’yu göklere çıkartırlar ama zâlim bir diktatörlük rejimi altında inleyen Küba halkının daha birkaç gün önce cep telefonu edinme hakkına kavuştuğunu, orada henüz internet kullanma hürriyeti bulunmadığını görmezlikten ve bilmezlikten gelirler.
*Türkiye’nin İslâm dünyasının en ileri ve kalkınmış ülkesi olduğunu iddia ederler ama Malezya’da fert başına düşen millî gelirin Türkiye’ninkinin bir buçuk misli oluşunu bir türlü açıklayamazlar.
* Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa Türkiye’nin İran’a benzeyeceğini iddia ederler ama aslında İngiltere’ye, İsveç’e, Norveç’e, Almanya’ya... medenî ve demokrat Avrupa ülkelerine benzeyeceğini akıl etmezler.
|