İlahiyatcı yazar Mehmet Talu hocamızın kaleminden...
|
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek.
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek.
Kerpetenlerle surun dişleri çekilecek
Yürü hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın.
Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Sen de geçebilirsin yârdan anadan serden;
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini;
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini
Çocuk görme, hor görme delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek yaştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Bu Kitaplar Fâtih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan’dır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.
Bilmem neden gündelik işlerle telâştasın
Kızım sen de Fâtihler doğuracak yaştasın.
Delikanlım işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan’dan
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin
Çelebiler çekilip haremelerde kışlasın;
Yürü arslanım, Fetih hazırlığı başlasın!
Yürü hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
ARİF NİHAT ASYA
Aradan geçen 555 yıl sonra bu yazıyı yazarken bile o büyük fethi yeniden yaşıyor gibiyiz. Sanki genç ve güzel komutan beyaz atını deryalara sürüyor, sanki dinç ve kahraman yiğitler; omuzlarında yağlı urganlar, şişmiş ve kabarmış yağız adaleleriyle gemileri denize çekiyorlar. Sanki Bizans’ın çatırtısı, yıkılan dağılan surların gürültüsü kulaklarımıza geliyor. Ve sanki kutlu Mayıs sabahında yeniden ağaçlar çiçek açıyor, toprak şükür secdelerine varıyor.
Fethi yeniden ve daha düzenli düşünüp iyi anlamak zorundayız. Fetih niçin Orta çağı kapatmış, Yeni çağı açmıştır. Niçin aylarca, yıllarca düşünülüp taşınılıp bu zafere hazırlanıldı? Çünkü İstanbul’un fethi dünya tarihinin seyrini değiştiren muazzam bir olay oldu. İman ve azmin zaferini gösterdi. Sabır ve kararlılıkla ne büyük engellerin aşılabileceğini ortaya koydu. İstanbul’un fethinin yedi büyük manası vardır;
1- Sekiz buçuk asır önce müjdelenmiş ve haber verilmiş olması,
2- Asırlarca dünyayı sömüren zalim Bizans İmparatorluğunun yıkılışı,
3- Dünyanın kilit noktasının Hakk’ı üstün tutanların eline geçmiş olması,
4- Bir çağın kapanıp, yeni bir çağın açılmış olması,
5- İnancın önünde zalimlerin her zaman helaki.
6- Ahlaken bozulan milletlerin çökeceği gerçeğinin gözükmesi,
7- İnancın emrindeki tekniğin ne büyük harikalar meydana getireceği.
Bizans döneminin İstanbul’u, minare yüksekliğinde kalın surlarla çevriliydi. Bütün dünya “İstanbul surları geçit vermez” görüşündeydi. O güne kadar kimse deniz kuşatmasını düşünememişti. Fatih, Dolmabahçe sırtlarında gizlice yaptırdığı yüz gemiyi, bir gecede Haliç’e indirmeyi başardı. Bizanslılar Osmanlı donanmasını Haliç’te görünce moral olarak çöktüler. Çünkü, dünya tarihinde bir ilk gerçekleşmişti. Gemilerin karadan yürütülmesi... Fatih Sultan Mehmed 49 yıllık ömrüne öyle büyük zaferler sığdırdı ki, tarihçiler bu konuda şu değerlendirmeyi yaparlar: “On yıl daha yaşasaydı, dünya tarihi daha değişik olurdu.” İstanbul’un fethi, Osmanlı Devleti ve bütün dünya üzerinde çok önemli sonuçlar ortaya çıkardı. İstanbul’un fethiyle birlikte, 11 asır devam eden Bizans Doğu Roma İmparatorluğu yıkıldı. Bizans’ın, dünyaya reklâm edildiği kadar güçlü olmadığı görüldü. Osmanlı, fetihten sonra büyük bir siyasî üstünlük elde etti. İmparatorluk kimliği kazandı. İslâm dünyasının güven ve cesareti arttı. Boğazların kontrolü Osmanlı’nın eline geçti. Ticaret gelişti. İstanbul, ticaret ve kültür merkezi oldu
|