Kalıcı haber - Güzel ve çirkin huylar
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Sağlık
  Kerma önemli yazılar
  Politika
  Medya Makale
  Bilim
  Kitap sayfaları oku
  Karma Seçmece Haberler
  Gmail toplu Mail Atma
  Araştırma
  Kişi anılarına
  Resulü Ekremin anısına resimli kart
  Kuran Kursu
  Resimler
  Geçmiş tarih
  Şerefli Hadisler
  Biyografi (itibar edilecek adamları yazıyoruz)
  İslam ve tasavvuf
  Sohbetler
  İslami Programlar
  İslam
  => Neden ve niçin namaz?
  => Rabıtanın şirk olduğunu iddaa edenler
  => Hiç böyle namaz kıldınızmı?
  => Günahlar ve sonuçları
  => İmam-ı Rabbaniden gençliğe nasihat
  => Güzel ve çirkin huylar
  => Peygambere uymanın farziyetini beyan
  => Dini yıllarca bilgisizliğe bıraktık'
  =>
  => Rüyada Peygamberimiz Efendimizi (sallallahu aleyhi ve sellem) görmek için
  Dört eş, sınırsız zinayı önlermiş
  İlginç haberler
  Foto Galeri
  Yazarlar ve yazılar
  Faydalı linkler ve destek linkler
  Kültür
  İmam Ebu Hanife (r.a.) yıldönümü
  Bid'atçılar islama zararlı olanlar
  Skype ile ücretsiz konuşun
Güzel ve Çirkin Huylar -3 son Yazdır Arkadaşına gönder
Islam
Çarşamba, 28 Mayıs 2008
66_1.jpg  

 

Üç şey helâk edicidir: Fazla cimrilik, kendisine uyulan heva (nefis arzusu), kişinin kendi nefsini beğenmesi."

 

Mübahat           

 

Öğünme, böbürlenme, maddî ve manevî bazı vasıflardan dolayı öğünmek demektir. Takdir edilmeye değer yüksek şeylere sahib olmaktan dolayı övünmede bulunmak caizdir. Fakat herhangi bir geçici varlıktan dolayı öğünmek, kendisini yüksek görmek asla caiz değildir. Böyle bir davranışa "Ucb, gurur, cahilce öğünme" denir ki, pek kötüdür.           

 

Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:"Üç şey helâk edicidir: Fazla cimrilik, kendisine uyulan heva (nefis arzusu), kişinin kendi nefsini beğenmesi."              

 

Metanet           

 

Sağlamlık, dayanıklık manasınadır. Deyim olarak: İnsanın fikrinde sabit olması, tutumunda kuvvetli ve inancında köklü bulunması demektir. Bunun karşıtı, gevşeklik ve kuvvetsizliktir. Hak uğrunda metanet göstermek, kıymetli bir huydur.              

 

Medh           

 

Övmek, irade ile yapılan güzel işlerden dolayı dil ile övme demektir. Karşıtı, zem (yermek)dir. Birinin aleyhine fena sözler söylemek, onun kötü hallerini meydana koymaktır.Övgüye lâyık kimseleri övmek, cemiyet arasında fazilet ve kemalin artmasına sebep olabileceği için iyidir. Fakat övülmeye lâyık olmayanları övmek, gerçeğe aykırı, ahlâka zıd ve başkalarını aldatmaya sebeb olacağından pek kötüdür.

 

Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:"Övücüleri gördüğünüz zaman yüzlerine toprak saçınız."Doğrusu, şahsî bir çıkar düşüncesi ile lâyık olmayanları övmeye kalkışanlâr, böyle bir muameleye hak kazanırlar. Herhangi bir insanı haksız yere yermek de haramdır.              

 

Müdara, Mümaşat           

 

Yüze gülmek, görünüşte dost olmak, insanlara karşı güzel davranışlarda bulunmak, başkalarının fikirlerine uyarcasına hareket etmek, sükûn ve anlayış üzere durmaktır. Din esaslarına uygun olarak yapılan müdara iyidir, başarıya sebebdir.

 

Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:"İnsanlara müdara etmek bir sadakadır." Diğer bir hadis-i şerif de şöyle:"Ben farzlarla emrolunduğum gibi, insanlara müdara ile de emrolundum."           

 

Fakat güzel bir sonuç düşüncesiyle olmaksızın, herhangi bir kimsenin makamından ve servetinden dolayı yüzüne gülmek, ona müdarada bulunmak çok kötüdür. Böyle bir davranışa, temellük, tabasbus, müdahane (yağcılık), yaltaklanmak, dalkavukluk denir ki, insaniyete asla yakışmaz. Dince yasak, aklen de çirkindir.              

 

Muhabbet           

 

Sevgi, dostluk ve lezzet duyulan bir şeye gönlün meyletmesi demektir. Bunun karşıtı Buğz (nefret), düşmanlıktır.Muhabbetler iki türlüdür: Biri sebebi kaybolan muhabbetlerdir. Bir kimseyi yalnız dünyalığından dolayı sevmek. O dünyalık aradan kalkınca, muhabbet de aradan kalkar. Diğeri sebebi kaybolmayan muhabbettir. Herhangi bir insanı, yalnız Allah için sevmek gibi... Bu tür muhabbetler devam eder. İşte ahlâkça bir fazilet sayılan muhabbetlerden maksad da, bu tür sevgilerdir.

 

Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: "Yüce Allah'a amellerin en sevgilisi, Allah için muhabbet ve Allah için buğzdur." Onun için insan Yüce Allah'ın sevdiği şeyleri sevmeli ve sevmediği şeyleri de sevmemelidir.              

 

Merhamet, Rahm           

 

Esirgemek, acımak, şefkat göstermek, çaresizlerin hallerine kalben acıyarak kendilerine yardımda bulunmak demektir. Merhamet, temiz ruhların bir süsüdür. Yalnız insanlara değil, hayvanlara da merhamet etmeli, acımalıdır.

 

Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur:"Yerde olanlara merhamet ediniz ki, gökte olanlar size merhamet etsin."              

 

Mürüvvet           

 

Erkeklik, insanlığa uygun olan şeyi yapmak, güzel görünen şeyleri alıp yerilmeyi gerektiren hallerden kaçınmak demektir. Bunun karşıtı, namerdliktir.Açıkca yapılmasından utanılacak bir işi, gizlice yapmamak da bir mürüvvet sayılır. Görülen bir iyiliği unutmamak ve fırsat düştükçe karşılığında iyilik yapmak da bir mürüvvet eseridir.              

 

Müşavere           

 

Danışma, bir işin hayırlı olup olmadığını anlamak için uygun görülen kimselerle görüşüp fikirlerini almak demektir. Karşıtı dediğim dediklik ve kendini beğenmişliktir.Müşavere bir sünnettir. İnsan danışma sonunda aydınlanır, bilmediği ve hatırına gelmeyen şeyleri öğrenir, tedbirli olarak hareket etmiş olur. Yalnız kendi fikri ile hareket eden, çok kez pişmanlık çeker.

 

Bir hadis-i şerifin anlamı şöyledir:"Müşavere eden (danışan), zarar görmemiştir."  Ancak kendisine danışılacak kimse, doğru sözlü, tecrübeli, danışılan iş üzerinde bilgili, hiddet ve gurur gibi hallerden beri olmalı düşüncesini olduğu gibi söylemekten çekinmemelidir.              

 

Muavenet, Teavün           

 

İnsanların birbirine yardımda ve hizmette bulunmaları demektir. İnsanlar daima birbirlerinin yardımına muhtaçtırlar. İnsan, elinden gelen yardımı akrabasından ve dostlarından, din kardeşlerinden esirgememelidir. Ancak yardımlar iyi işlerde olmalıdır. Kötü işlerde yardımcı olmak günahtır, zarardır. Kur'an-ı Kerimde buyurulmuştur: "Birbirinize iyilik ve takva üzere yardım ediniz. Günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayınız."              

 

Minnet           

 

İyilik etmek manasına geldiği gibi yapılan iyilikleri birer birer sayarak başa kakmak anlamına da gelir. Bu ikinci anlamda olan minnet, fena bir huydur, yapılan iyilikleri siler.

 

Bir âyet-i kerimede buyurulmuştur:"Ey müminler! Sadakalarınızı, minnet altında bırakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın." Fakat iyilik edilen kimse nankör olursa, uyarılabilir, nankörlüğe son verilmesi kendisinden istenebilir.              

 

Namus           

 

Şeref, iffet, edeb, haya, emniyet ve istikamet gibi faziletlerin tümünden ibaret olan pek kıymetli bir vasıftır. Şeriata ve kanuna da namus denir. Melek Cibril-i Emîn'e Namus-i Ekber denilmiştir. Namusun karşıtı, iffet ve istikametten yoksun bulunmaktır.Namus, değişmeyen bir gerçektir. Onun bunun anlayışına göre değildir. İslâm ahlâk ve adâbına uymayan herhangi bir şeyin namus vasfı ile ilgisi yoktur. Onun için islâm ahlâkına uymayan şeylerden kaçınmak gerekir.              

 

 Nifak           

 

İki yüzlü olma, dil ile mümin veya dost görünüp kalbde küfür ve düşmanlığı gizlemek anlamındadır. Böyle bir insana Münafık, Zülvecheyn (iki yüzlü) denir.

Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur:"İki yüzlü olan kimse, Allah katında bir mevki sahibi olamaz."            Onun için insan samimi olmalı, dili kalbine, sözü de özüne uygun bulunmalıdır.              

 

Nemime           

 

Söz gezdirmek, köğuculuk yapmak, bir kimse aleyhine söylenen sözleri bir kötülük maksadı ile o kimseye ulaştırmak demektir. Bu çok kötü bir huydur. Bu yüzden nice dostların arası açılır, nice düşmanlıklar yüz gösterir.

 

Bir hadis-i şerifde buyurulmuştur: "Koğucu olan Cennet'e giremez." Böyle bir müslüman azaba hak kazanır demektir. Doğrudan doğruya cennete girmeye lâyık olamaz. Ne büyük bir korkutma!.. Böyle çirkin bir halden Allah'a sığınırız.              

 

Va'd           

 

Söz vermektir. Söz verilen bir şey, bir kimsenin yapacağına dair söz verdiği iştir. İnsan gerek olmadıkça bir şey için söz vermemelidir. Söz verince de "İnşallah" deyip onu yerine getirmelidir.           

 

Bir hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: "Va'd (verilen söz) borçtur. "Onun için, verilen sözü yerine getirmek insanlık borcudur."              

 

Vefa           

 

Verilen sözü yerine getirmek, borcu ödemek, din ve akla uygun olarak gereken şeyi yerine getirip altından çıkmak demektir. Bu pek şerefli bir görevdir. Karşıtı Hulf, caymak, sözünde durmamak, verilen sözü yerine getirmemektir ki, bu haramdır. Eski dostluğu korumaya da "Vefakârlık" denir. İnsan vefalı olmalı, dostluk haklarını unutmamalıdır.            

 

Vakar         

 

Ağırbaşlı olmak, yapılacak işlerde tedbirli ve yavaş davranmaktır. Bunun karşıtı "Hafiflik"dir. Samimi olan vakar, insanın kıymetini yükseltir. Bunun işareti, insanlar arasında ve yalnızlıktan eşit bir hal üzere bulunmaktır. Hafiflik ise, insanın şerefini giderir.Vakar, bir büyüklenme hali değildir. Düşünceden ve şerefi koruma duygusundan, ilmin ve hilmin kuvvetinden ileri gelir. Hafiflik ise, ahmaklık ve az akıllılık nişanıdır. Gereksiz yere öteye beriye bakıp durmak veya gidip gelmek, bazı organları oynatmak, her söze önemle kulak vermek, gereksiz sorular sormak, soru ve cevablarda acele etmek; elbise ve kıyafete gereğinden fazla düzen vermek hep hafiflik eseridir. Onun için insan, böyle hafif sayılacak hareketlerden kendisini korumalıdır.            

 

Himmet         

 

Yüksek bir irade, kalbin bütün ruh kuvveti ile Yüce Allah'a ve kutsal amaçlara yönelmesi demektir. Bunun karşıtı, huyun aşağılığı ve bayağı şeylere istek göstermesidir. İnsan himmetine göre yükselir. "Himmetin yüksekliği imandandır." Yüksek gayelere yetişmek arzusu, üstün bir himmetin nişanıdır.Daima yükseklik aynasına güzünü dik ki, Gözünden himmet nuru yansıyıp parlasın...            

 

Yüsr         

 

Kolaylık, zenginlik, bir şeyin yapılması veya yapılmaması üzerinde kolaylık göstermek demektir. Karşıtı, Usr (güçlük) sözüdür. Çetinlik demektir. İslâmda kolaylık bir esastır.

 

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır:"Müjdeleyiniz, tiksindirmeyiniz. Kolaylık gösteriniz, güçleştirmeyiniz."Onun için insanların kalblerini sevindirmek, nefret doğuracak şeylerden kaçınmak ve insanlara her işte kolaylık göstermek esastır.

 

Bir hadis-i şerifin yüksek anlamı şöyledir:"Din kolaylıktır. Dinde üstünlük yarışına çıkan herhangi bir kimseye, din muhakkak üstün gelir."Artık kutsal İslâm dininin bütün insanlık için rahmet olan bu mübarek esasını güzelce bilmeli, onun her yönü ile kolay olan ve uygulanması çok uygun olan emirlerine ve hükümlerine gereği üzre bağlanmalıdır.

 

Onun gösterdiği geniş ve nurlu yolu izlemeye çalışmalıdır. İnsan ancak bu şekilde selâmete ve hidayete kavuşur, mutluluğa erer. Bizleri böyle yüksek bir dine kavuşturan Yüce İlâhımıza ne kadar şükretsek yine kulluk görevimizin milyonda birini yerine getirmiş olamayız. Ancak onun ezelî ve ebedî olan yüce varlığına sığınarak kusurlarımızın ve günahlarımızın bize bağışlanmasını kırık bir duygu ile, değersiz bir ifade ile istirham eder, af ve keremlerine kavuşmayı şu değersiz ve günahkâr yalvarışımızla dileriz.

 

"Övgü ve sevgi âlemlerin Rabbına, yardım ve teslimiyetler efendimiz Muhammed'e, soyundan gelenlere ve bütün sohbet dostlarına olsun."
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol