Bir gün güzel bir camide veya salonda güzel sesli bir hafızdan Kur’an-ı Kerim dinlerken birden elektrikler kesilse, o mekanda olanların hepsi birden ellerine tespih alsalar ve “Elektriği keseni Allah kahretsin” diyerek tespih çekmeye başlasalar ve yetmiş bin defa bu laneti okusalar elektrik gelmez.

Onun yerine birinin kalkıp şartele basıvermesi elektriği getirir veya elektriği kasıtlı olarak kesenin yanına varıp bileğini büküp düğmeye basıvermek elektriği geri getirir.

Açlık ve sefalet üzerine çok önemli eserler veren birçok adam yerine toprağa tohum atıp üretip insanları doyurduktan sonra onlara tohum atmasını, harman kaldırmasını öğreten daha iyidir.

“Din elden gidiyoooor” diye bağıranlar ve bağırırken boğazlarını yırtanlar yerine din için iman için bir adım atanlar daha iyidir.

Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin güzel isimleri 4842 defa geçmekte. Rabbimize işaret eden  O, O’nu, O’na, O’ndan,  Sen , Seni, Senden, Sana gibi zamirler bu rakama dahil değildir. Yine Kur’an-ı Kerim’de şeytan kelimesi çoğuluyla birlikte 88 defa geçmekte. Biz hep olumludan, üretimden, faydalıdan bahsedelim, onu öğrenelim ve öğretelim.

Konya’ya konferansa gittiğimde bir öğretmen emeklisine sordum “Durumlar nasıl?” dedi ki “Çok iyi, insanlarımıza yol gösterilirse üzerine düşeni yapıyor.” Sen ne yapıyorsun?” dedim.

- Sanayiye gidiyorum. Birkaç tane iş yerini ziyaret ediyorum ve işverenlere  “Öğretmen emeklisi olduğumu, arzu ederlerse çalışanlarının uygun bir zamanında gelip, onlara “İlmihal” bilgileri verebileceğimi, karşılığında ücret istemediğimi söylüyorum. Dört-Beş kadar iş yeriyle anlaşıyorum. Bir sene devam edip ikinci sene iş yerlerini değiştiriyorum. Böylece dinini bilen işçi ve esnafın yetişmesine katkıda bulunuyorum” diyor.

Emekli olan veya olmayan, vakti müsait olan sizler de aynısını bulunduğunuz şehirde yapabilirsiniz.

“Ben esnaf adamım, dükkânımdan ayrılamam” diyenlere bir terzinin yaptıklarını söyleyeyim. Terzi, iş yaptığı caddedeki esnafa haber verir ve isteyen benim dükkâna gelir ve benden Kur’an okumasını öğrenebilir. Sabah saat sekizden akşam yediye kadar çocuklarınızla beraber gelebilirsiniz. Ben hem işimi yaparım hem öğretirim” der ve başlayıverirler.

Emekli oluncaya kadar beşinci sınıftan mezun ettiği öğrencilerine okul içinde hatim ettiren bir öğretmeni emekli olduktan sonra ne yapıyor diye sordum soruşturdum. “Memleketine gitti. Çevredeki bütün camilerin tamirini parasız olarak yapar, bu arada camiye gelen cemaate ve çocuklara Kur’an okumasını öğretir” diye cevap verdiler.

Yapılacak iş bu. Çenemizden fazla aklımız, ellerimiz, ayaklarımız çalışsın.