Kalıcı haber - Şifa ilaçtanmıdır?
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretşi defteri
  Sağlık
  => Gözleriniz iyi görüyormu
  => El ve ayak niçin üşür
  => Sigara zihne de beden kadar zarar veriyor
  => Şifa ilaçtanmıdır?
  => Oruç tutalım sıhhat bulalım
  => Temiz hava ömrü 5 yıl uzatıyor
  Kerma önemli yazılar
  Politika
  Medya Makale
  Bilim
  Kitap sayfaları oku
  Karma Seçmece Haberler
  Gmail toplu Mail Atma
  Araştırma
  Kişi anılarına
  Resulü Ekremin anısına resimli kart
  Kuran Kursu
  Resimler
  Geçmiş tarih
  Şerefli Hadisler
  Biyografi (itibar edilecek adamları yazıyoruz)
  İslam ve tasavvuf
  Sohbetler
  İslami Programlar
  İslam
  Dört eş, sınırsız zinayı önlermiş
  İlginç haberler
  Foto Galeri
  Yazarlar ve yazılar
  Faydalı linkler ve destek linkler
  Kültür
  İmam Ebu Hanife (r.a.) yıldönümü
  Bid'atçılar islama zararlı olanlar
  Skype ile ücretsiz konuşun
Şifa ilaçtan mıdır ? Yazdır Arkadaşına gönder
Doç.Dr. Sefa Saygılı
Cuma, 08 Ağustos 2008

saygili.jpg  

 

1Plâseboyu sözlükler “hastayı tatmin etmek için verilen te’sirsiz madde” veya “Hastanın faydasına olmaktan ziyâde, onu memnun etmek için uygulanan madde” olarak tarif ederler.

 

Yeni bulunan bir ilâcın başarılı olup olmadığı denenirken pâsebolardan faydalanılır. Hastaların bir kısmına te’sir ettiği iddia edilen madde; diğer kısmına ise içinde bir şey olmayan, tadlandırılmış boyalı su veya haplar verilir. İşte bu sahte ilâcın adı plâsebodur. Plâsebo, diğer maddeyle aynı ambalâj ve görünüşle sunulur. Ve aradaki tedavi farkı değerlendirilerek, yeni ilâcın te’sirli olup olmadığı ispat edilir.

Başağrısı, uykusuzluk, anksiete (yersiz endişe), çeşitli ağrılar, korku, sıkıntı, deniz tutması gibi pek çok rahatsızlıkta, plâsebo ile oldukça iyi sonuçlar alındığı dikkati çeker. Plâsebo verilen 10 hastadan 6’sının başağrısı geçmişse, analjezis (ağrı dindirici) alan 10 hastadan yine 6-7’sinin düzeldiği hayretle müşahede edilir.

Doktorlar, uykusuzluk şikâyeti ile gelen hastalara, alışkanlık yaptığından dolayı uyku ilâcı vermek istemezler.

Bunun yerine verdiğimiz plâsebonun genellikle İlâçlar gibi iyi sonuçlar verdiğini görürüz. Yâni, tıbben uykuyu kolaylaştırıcı hiçbir te’sirli maddeye sahip olmayan haplar, hastayı mışıl mışıl uyutabilmektedir. Tabiî hasta, hapların kendini uyutacağına ikna edilmişse...

Âcil servise bazen şiddetli sıkıntı, başağrısı, sancı gibi bir krizle ve “falanca” iğnenin kendisine vurulduğu zaman düzeldiğini söyleyen hastalar gelir. Bunlara, kendilerine iyi gelen iğnenin o olduğu söylenerek, “serum fizyolojik” adlı plâsebo enjekte edildiği zaman, hastanın gerçekten düzeldiği dikkati çeker. Krizi ilâç değil, hastanın inancı yenmiştir.

Bazı hastalarla karşılaşırız, bir doktorun verdiği ilâçlar yaramazken, bir başka doktorun yazdığı ilâcı “bu beni iyi etti” diye gösterirler. İki ilâcı, karşılaştırdığımızda, sadece piyasa isimlerinin farklı olduğunu ve içlerinde aynı maddeyi taşıdıklarını görürüz.

Plâsebonun te’siri üzerine çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Başarıda; tedaviye olan inançla, iyi olma arzusu ve iradesi büyük bir rol oynar.

Plâsebonun te’sir edişinde, doktora güvenmenin veya hastaya bakan hemşirenin davranışlarının da rolü büyüktür. Meselâ hekimin öğretim üyesi olması, hastasını bıkmadan dinlemesi ve özenle muayene ederek ona güven vermesi, tedavinin başarısını büyük ölçüde artırır. Hastaya bakan hemşîrenin kendisi plâsebonun te’sirine inanmazsa, tedavinin başarı şansı da oldukça düşmüş demektir.

Plâsebo haplarının dış görünüşleri de, hasta üzerinde büyük rol oynar. Fazla büyük ve ufacık haplar, orta büyüklükte olanlardan çok daha iyi te’sir etmekte; kırmızı, sarı veya kahverengi olanlar ise, yeşil ve mavi plâsebolara oranla üstün tutulmaktadır. Öte yandan acı hapların ve alışılmadık târifelerin -meselâ günde 10 damla yerine 9 damla- te’sirleri daha çok olmaktadır.

Ağrı veya ıstırapların plâsebo ile birdenbire kaybolmasının, kuruntudan ibaret olmadığı da gösterilmiştir.

Plâsebolar ve daha başka yardımcı araçlar, vücutta ölçülebilen te’sirlere sebep olurlar. Plâseboya inanç, birtakım ağrı hafifletici maddeler (beyindeki endorphinler gibi) üretilmesine sebep olmaktadır.

Bugün vücuttaki hastalıkların hepsinin % 50-80 oranında ruhî sistemimizle alâkalı olduğu kabûl edildiğine göre, plâseboların bu geniş ölçüdeki te’sirleri de bize şaşırtmamaktadır.

Plâsebonun bu kadar müessir oluşu, bize şifânın ilâçlardan olmadığını ve Allah’tan geldiğini göstermektedir. İlâç sadece vesiledir. Cenâb-ı Hak şifâ murad etti mi, boyalı su bile faydalı olmakta, etmediğinde ise hasta için ne yapılsa fayda etmemektedir.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol